7 Ekim’de İsrail’in Gazze’ye yönelik yaptığı saldırılarda şu ana kadar 6’sı kadın olmak üzere toplam 66 gazeteci hayatını kaybetti.
“ İçin Gazeteci Dayanışması” programı 2021’den bu yana işgalci İsrail’in açık hedefi haline gelen gazetecilerin yanında olduğunu göstermek ve farklı aktivitelerle farkındalık oluşturmayı amaçlıyor.
Bu kapsamda medya kuruluşlarına, özellikle dış haber özelinde Filistin’de çalışan ve çalışacak olan haber ekiplerine yönelik olarak, Rami Kütüphanesi’nde düzenlenen “İşgale karşı söylem inşası” başlıklı medya atölyesinde bir araya gelindi.
Düzenlenen programda Tarih ve Medeniyet Araştırmacısı Musa Biçkioğlu, Filistinli Gazeteciler Derneği Başkanı Amir Lafi, Foto Muhabiri Coşkun Aral gibi isimler yer aldı.
“İsrail’in gerçek yüzünü tüm dünya gördü”
Filistinli Gazeteciler Derneği Başkanı Amir Lafi Enson’e konuştu.
Lafi yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Bizim ailemiz Gazze’de. Onlar ne durumda onlara ne oldu diye öğrenmek için acayip zorlanıyoruz. Mesaj attığımızda iki üç gün sonra bir internet bulup hala yaşıyoruz diye bir mesaj geliyor. Orada ne, oldu ne olacak dünya görmesin diye iletişimi kesiyorlar. Filistin sorunu unutulmaya başlamıştı. 7 Ekim’den bu yana hepsi değişti. İsrail’in gerçek yüzünü tüm dünya gördü. Bu Filistin sorunu nedir diye gençlerimiz bilmiyorlar.
75 yıllık bir sorun. 2 yıllık, 5 yıllık bir sorun değil. Herkes unutmuştu. Şimdi herkes soruyor, herkes öğrenmek istiyor ne oldu ne bitti diye. Çünkü İsrail şirkin yüzünü gösterdi. Allah’a şükür mutlaka bir faydası var. Sadece Türkiye’de değil zaten Türkiye Filistin’in yanında. Tüm dünyada uyanış var. Her yerde herkes soruyor ve bu toplantıların bu yüzden faydası var. Öğrenecek çok şey var. Biz yapabileceğimizi yapmaya çalışıyoruz.
“Din, dil, ırk değil zihniyettir”
Tarih ve Medeniyet Araştırmacısı Musa Biçkioğlu da şunları söyledi:
İnsanlık vicdanı adına gerçekten utanç verici bir sayfa. Bir millete mal etmek değil bir zihniyete mal edilmesi gereken bir sorundur bu. Tarih ile ilgilenen bir kişi olarak şunu ifade etmek isterim tarihsel bazı olayları okuduğumuzda insanlar ne yapardı buna nasıl tahammül etti gibi düşünmüyor değilim. Maalesef şu anda tarihin en kötü saylarından birini yaşayan bir öznesiyim bende şahidi oldum. Geleceğe yönelik kötü bir adım, kötü bir inşa var. Hayvan haklarının üst seviyede konuşulması gereken bir çağdayken bu kadar insan, hele ki çocukların hele ki kiliselerin, camilerin olamaz bir şeydi. Hastanelerin bombalanmasının izah edilebilecek bir yanı yok.
Modern diye tanımlanan medeni diye kabul edilen bir toplumun oluşur tarafından… Hastanenin bombalanacağını söyleselerdi inan olur muydu? Bu açıdan insanların vicdanı neleri gerektiriyorsa ne yapılması lazımsa. Asla barıştan taviz vermemek kaydıyla bunların durdurulması lazım. Bunları diye ifade ettiğimin altını çizmek istiyorum. Bu bir ırk değil, din değil, bir millet değil. Bu bir zihniyettir. O zihniyetin mutlaka durdurulması lazım.
“Açlık var, kuşatılmışlık var. Yaşadığınız toprakları düşünün deniz kıyısına gidemiyorsunuz”
Foto Muhabiri Coşkun Aral ise şu ifadeleri kullandı:
Tek güç akıldır, bilimdir, vicdandır ve hukuktur” dedi. Aral, “Şu anda 65 meslektaşımızı kaybettik. Huzur içinde yatsınlar. Onlar bu işin şehitleri. Fotoğrafını çektiği yere gidiyor kendi çocuğunun cesediyle karşılıyor. Böyle bir şeyi düşünün sadece. Bunları yaşayan savaşın tanıkları o insanlar. Bizler sadece dışarıdan görüyoruz. Oturduğumuz yerden değerlendirmek çok basit. Ama o ortamda olmak bambaşka.